Halk arasında sıklıkla kullanılan bir kavram olan açlık kan şekeri, şeker seviyesinin aç karnına ölçülmesidir. Vücuttaki insülin seviyesi ile doğrudan ilgili olan bu terim kan testi ile belirlenen bir bulgudur.

Eğer sekiz saatlik bir açlığın altından yapılan ölçümde kan şekeri seviyesi 126 ve üzerinde olursa bu durum diyabet olarak ifade edilir. Diyabet tanısı için hem açlık hem de tokluk kan şekeri sonuçları birlikte değerlendirilmektedir. Özellikle şeker hastası tanısı koyulabilmesi için bu kan ölçümlerinin düzenli aralıklar yapılması, kan şekeri seviyesinin takip edilmesi gerekir.

Açlık kan şekeri durumunda normallikten bahsedebilmek için seviye 100 mg/dl’ den az olmalıdır. Sonuç 126 mg/dl üzerinde ise bu durumda hastaya ikinci bir test yapılması istenir. Farklı bir gün içerisinde yapıla iki farklı testten elde edilen sonuç da 126 mg/dl üzerinde olursa bu durumda diyabet durumunun varlığı yüksektir. Genellikle açlık kan şekeri seviyesi doğrudan vücuttaki karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Sonuçların yüksek çıkması diyabet riskinin varlığını gösterecektir.

Açlık Kan Şekeri Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Açlık kan şekeri yüksekliği olabilmesi için hastaya 8 ile 12 saat arasında açlık sonucunda yapılan ölçüm değerinin 126 mg/dl üzerinde çıkması gerekir. Eğer elde edilen sonuçlar 110 mg/ dl ile 140 mg/dl arasında ise bu durumda gizli şeker hastalığından bahsedilir.

Tüm ölçümler kan testi ile yapılmakta olup ulaşılan değerlere göre pankreas, böbrekler gibi organların çalışması, insülin seviyesi ile ilgili bilgi edinilmiş olur. Genelde net sonuçlara ulaşabilmek için açlık ve tokluk kan şekeri ölçümleri aynı gün olacak şekilde yapılır. Hasta uzun süreli açlıktan sonra kan testini yaptırır ve ardından ilk yemeğini yer. Bunun üzerinden iki saat geçtikten sonra da aynı şekilde tokluk kan şekeri ölçümü gerçekleşir. Alınan değerler birbiriyle kıyaslanarak diyabet halinin olup olmadığı kontrol edilir.

Vücuttaki insülin hormonu sayesinde besinlerden alınan şeker kana ve hücrelere geçmektedir. Eğer vücuttaki insülin seviyesi yetersizse besinlerden alınması gereken maddeler alınmaz ve kandaki şeker seviyesi yükselir. Çeşitli zamanlarda ölçülen glikoz oranı yükseklik tanısı koyabilmek için yeterli olacaktır. Ölçümler sonunda hastaya diyabet tanısı koyulursa yaşam tarzında değişiklikler, egzersiz ve beslenme planı, şeker seviyesinin sürekli izlenmesi ve takip edilmesi gibi işlemler yapılacaktır. Bunların hepsi kandaki şekerin kontrol altına alınması bakımından önem taşımaktadır. Süreç hekim yönlendirmesi ile ilerlemekte olup sürekli şeker ölçümü ile hekimin doğru tedavi programını uygulayabilmesine ortam hazırlanır.

Açlık Kan Şekeri Yüksekliği Belirtileri

Açlık kan şekeri yüksekliği belirtileri kendi içerisinde sıklıkla ve nadir görülen belirtiler olmak üzere iki gruba ayrılır. Buna göre çok fazla su içme isteği, geceleri sık sık idrara çıkma, iştahsızlık ya da çok yemek yeme, kısa süre içinde yorulma, ağızda kuruluk yaygın görülen belirtiler arasında yer alır.

Açlık kan şekerinin nadir görülen belirtileri ise sürekli tekrar eden mantar enfeksiyonları, bulanık görme, bir türlü geçmeyen enfeksiyonlar, sebebi ifade edilemeyen kilo kaybı olarak ifade edilir. Bu belirtiler görüldüğünde mutlaka ölçüm için doktora başvurulmalı ve doktor tarafından önerilen tedavi planlamasına eksiksiz uyulmalıdır. Eğer kişide kronik böbrek yetmezliği, travma, kalp krizi, cushing sendromu ve akromegali gibi rahatsızlıklar varsa kan şekerinin yükselme olasılığı normale göre biraz daha fazladır.

Açlık kan şekeri yüksekliği halk arasında yaygın şekilde görülmekte olup bazı kişiler biraz daha risk altındadır. Buna göre 45 ile 50 yaş arasında olanlar ile ailesinde daha önce şeker hastalığı tanısı konmuş kişilerin varlığı bu durumun yaşanma olasılığını artırır. Bununla birlikte hastalarda açlık kan şekeri yüksekliği belirtileri varsa kesinlikle ihmal edilmemelidir. Zamanında alınmayan tedbir kişide komaya kadar ilerleyebilecektir. Hekim tarafından kendisine diyabet teşhisi koyulan kişiler evde şeker izlemine önem vermelidir. Böylece glikoz seviyesinde meydana gelen değişmeler sürekli izlenecek ve elde edilen veriler hekimle paylaşılabilecektir. Bazı hastalar parmak delerek ölçüm yapılmasından rahatsızlık duysa da hastalığın kontrol altında tutulabilmesi adına bu işlem büyük öneme sahiptir. Günümüzde teknolojik imkanların gelişmesi sayesinde parmak ölçüm cihazlarında yenilikler yaşanmış ve acı hissettirmeyen, farklı şekillerde ölçüm yapan şeker seviyesi takip cihazları geliştirilmiştir.