Diyabet hastaları kendi içerisinde de kategorize olmuştur. Bu kategoriler içerisinden en sık rastlanılan diyabet türü Tip 2 diyabetli hastalardır. Bu hastalar genellikle 40 Yaş ve üzerindeki kişilerden oluşmaktadır. Ayrıca, bu hastaların bir diğer ortak özellikleri de genelinin fazla kilolu olmasıdır.

Tip 2 diyabet genellikle çok geç fark edilmektedir. Kişiler, beta hücre rezervi -20 seviyesine düşene kadar bu durumu pek fark edememektedir. Ancak, ilerleyen yaş faktörü ile birlikte yüksek ateşli hastalıklar, sebepsiz ve hızlı kilo alınması, hamilelik süreci veya çeşitli ameliyatlar gibi nedenlerle belirti vermektedir.

Tip 2 Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

Az önce de belirttiğimiz gibi Tip 2 diyabet, Tip 1’e göre daha geç ve daha zor teşhis edilmektedir. Ancak Tip 2 diyabetli hastalarda da erken teşhis anlamında fikir yürütülebilecek bazı belirtiler bulunmaktadır. Bu belirtilerden en kolay fark edileni poliüri, yani sık idrar ihtiyacıdır. Sık idrar ihtiyacı hissedildiğinde doğal olarak polidipsi denilen aşırı su tüketimi ve çok yemek yeme görülmektedir. Bu ihtiyaçlar bir süre sonra kilo artışı veya kilo kaybı olarak hastaya dönmektedir. Bu belirtilerin yanı sıra kanda glikoz düzeyinde artışta görülmektedir.

Tip 2 diyabetlilerde her ne kadar sık su tüketimi olursa olsun yine de yoğun bir ağız kuruluğu görülmektedir. Bu belirtilerin yanı sıra cilt yüzeyinde de olağandan farklı durumlar gözlenmektedir. Cilt yüzeyinde kurumalar ve çatlamalar en sık rastlanılanıdır. Bu kurumalara bir süre sonra kaşıntıda eşlik etmekte ve deride oluşan deformasyonlar çok uzun süre boyunca iyileşememektedir. Tip 2 diyabet risk grubu olarak belirli bir kesimi daha çok ilgilendirmektedir. Genel olarak tam anlamıyla neden kaynaklandığı bilinmese de kilo problemi yaşayan kişilerde, uzun süreli beslenme bozukluğu yaşayanlarda, hayat akışı içerisinde egzersize yer vermeyenlerde ve genetik geçmişinde diyabet tanısı konan aile bireyleri olanlarda, hamilelik döneminde gebelik şekeri yaşayan veya doğum ağırlığı 4,5 kilo üzerinde bebek dünyaya getiren annelerde, hayatlarının merkezinde her daim stres bulunanlarda daha sık görüldüğü gözlenmiştir.

Tip 2 Diyabet Tedavisinin Esasları Nelerdir?

Diyabet hastalarının tedavi süresince yapmaları gereken en önemli şey; kararlı olmaktır. Bu kapsamda ilk basamak kesinlikle ve kesinlikle beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesidir. Bunun olabilmesi için de bir nebze de olsa yaşam tarzının değiştirilmesi gerekmektedir. Değiştirilen yeni yaşam tarzında mutlaka egzersiz programlarına da yer verilmelidir. Planlanan bu yeni hayat tarzı ile kan şekeri normal sınırları içerisine tutulamaz ise, takviye olarak ilaçlara başlanması gerekmektedir. Bu ilaçlar genellikle ağızdan alınan tabletler olmaktadır. Ancak, bu tabletler bazı hastalar için beklenen etkiyi gösterememektedir. Bu durumda insülin tedavisine başlanabilir. İnsülin tedavisinde doktorun uygun göreceği dozlarda enjeksiyon işlemleri gerçekleştirilir.

Şeker Yüksekliği Neden Önemlidir?

Vücudumuzda gerekli olan bütün hormonlar Pankreas bezi tarafından üretilir. Pankreas bezi tarafından üretilen hormonlardan biri de İnsülin hormonudur. Bu hormonun temel görevi kanda bulunan şekeri hücrelerin içine taşımaktır. Hücreler taşınan bu şekerler ile ihtiyaç duyduğumuz günlük enerjiyi sağlarlar. Tip 2 diyabet sorunu vücutta insülin salgılanmadığı durumlarda oluşur. Bazen de hücreler İnsülin hormonuna karşı oluşturdukları duyarlılıkta azalmaya giderler. Bu aşamada da yine Tip 2 diyabet ile karşılaşılmaktadır. Bu tarz sebeplerle vücutta bir İnsülin direnci oluşmaktadır. Bu direnç nedeniyle İnsülin hormonu görevini yapamaz hale gelmektedir. En genel anlamıyla düşünecek olursanız; vücuda şeker girişi olmakta, şeker işlenerek kana geçmekte, ancak kandan hücrelere geçip enerjiye dönüşümü sırasında insülin görevini yapamadığı için sorun çıkmaktadır. Dolayısıyla vücuda giren şeker kanda kalmaktadır. Bu da kan değerlerindeki şekeri olması gereken aralığın üstüne çıkarmaktadır ve bu da vücuttaki hücreleri tahrip etmektedir. Kısacası Kandaki şeker eşittir zehir diyebiliriz.

Tip 2 Diyabet Tedavisinde Metabolik Cerrahinin Yeri

Tip 2 diyabet sorunu yaşayan hastalarda oluşan insülin direncinin hücre öncesi bileşenleri olduğu gibi hücre içi bileşenleri de bulunmaktadır. Bu aşamada özellikle sindirim sisteminden kaynaklanan direnç hormonları hücrelerin etrafını sıkıca sarar ve insülinin hücre içerisine girişini engeller. Metabolik cerrahi uygulamaları sonucunda tam da bu noktada oluşan sorunlar çözülür, direnç hormonları açılır ve hücre içerisine insülin oldukça kolay bir şekilde giriş yapar. Bu işlem sonrasında kan şekeri değerleri kolesterol ve trigliserid seviyelerinde hızlı bir şekilde düzelme görülür. Ayrıca, yüksek tansiyon sorunu fazla kilo ve karaciğer yağlanması ile birlikte göz ve böbreklerde oluşan hasar ve ayak yaraları sorunlarına da çözüm bulunmuş olur.

Kimler Metabolik Cerrahi için adaydır?

Metabolik cerrahi uygulamaları öncesinde hastalara çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak bu tedaviye rağmen kan şekerinin kontrol altına alınmasında sorun yaşanan hastalar için metabolik cerrahi işlemleri uygundur. Diyabet sorununu belli bir süredir yaşayan hastalar, bu süre sonucunda göğüs, kalp, böbrek, karaciğer ve ayaklar gibi organlarda çeşitli hasarlarla karşılaşabilmektedirler. Bu organ hasarını yaşamaya başlayan hastalar için de metabolik cerrahi işlemler denenmelidir. Ayrıca, bu uygulama ile diyabet sorunu ile birlikte obezite ile mücadele eden kişiler için de başarılı sonuçlar ortaya konmaktadır.